Ve telefon çaldı, “ Yalçın Granit yazısı yazar mısın lütfen” dedi Sevgili Tolga. Yazmak çok isterim ama anlatmak istediklerimi yazıya dökmek oldukça zor desem de, benim gelişimimde yeri ayrı olan Yalçın Abiye bir veda yazı yazmak, tarihe not düşmek istedim. Çok şey yazmak istedim ama zaten yazılmışı vardı. Sevgili Ali Granit hayattayken babasına önemli bir hediye verdi “Adanmak”… Kısa kısa notlar yazmak en iyisi dedim.
-Her gün yeni bir bilgi ile geldiği gibi, hem uygulayarak hem de anlatarak etrafındaki antrenör ve oyuncuları ikna ediyor ve yeniliğin yayılmasını sağlayan bir liderdi.
-Darüşşafaka’da okuduğu ve basketbola başladığı için “hayattın siyahtan nasıl yeşile döneceğini”, kara topraktan bir fidanın nasıl yeşereceğini biliyor ve bunu en umutsuz anda bile ekibine inandırabiliyordu.
-Yenilmez Armada’nın amirellerinden biri olarak; Ali Sami Yen Bey ile yaptığı konuşmadan sonra Sarı-kırmızılı formayı giymesinin etkisiyle; divan kurulunda, Galatasaray’ın “sadece” bir futbol kulübü olmadığını, “spor kulübü” olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Yönetimin basketbola sahip çıkması gerektiğini, Galatasaray’a bir kapalı salonun çok yakışacağını her yönetime anlatmaktan bıkmadı. Her fırsatta Galatasaray’ın iddialı olmadığı bir ligin marka değerinin yeteri kadar artmayacağını söylerdi.
-Türk Basketbolunda oyuncuları yetiştirdiğimizi ama tam olarak geliştiremediğimizi vurgulayarak, bireysel gelişim antrenmanlarının ve antrenörlerinin önemini işaret ederdi. Bir yazısında “ABD’de takımları neredeyse iki koçla yönetiyorlar; biri maçı yönetirken diğerinin tüm dikkati ise oyuncuların nasıl daha iyi oyuncu olabilmelerine odaklanmış durumda.” diye yazmıştı. 2018’de TBF Eğitim Kurulu Başkanı olan Aydın Örs’ün önerisi ile “Bireysel Gelişim Antrenörlüğü” eğitimleri verilmeye başlandı. Buna en çok sevinenlerin başında da Yalçın Abi geldi. Aydın Abi de her bulduğu fırsatta bu konuyla ilgili Yalçın Granit’e atıfta bulundu.
- 1983’te benim de içinde bulunduğum Galatasaray Basketbol Şubesi’nin alt yapı antrenörlerine sabahları saat 07.30’da fundamental antrenmanı yaptırırdı. Şut, dribbling ve pas ile ilgili detayları kendi gösterir sonra da bizlerin uygulamasını isterdi. Her antrenmanın başında “ siz doğru öğrenin, oyunculara da doğrusunu göstererek öğretin” derdi.
- Beni ilk defa 80’lerin ortasında Galatasaray A Takımı teknik ekibine aldığında, maç ve antrenman istatistikleri tutma ve raporlama görevini vermişti.Turnuva ve deplasmanlarda benden istatistik raporunu almadan o günü bitirmezdi. Saatin bir önemi yoktu. Genelde de rahmetli Baba Özer’in (Salnur) de bulunduğu uzun gece yürüyüşlerinde raporu anlatmamı isterdi. Bunu, bana ve yaptığım işe verilen değer olarak görür, motive olurdum.
- Her maçın 2-3 dakikalık son konuşmasını hazırlamak için Şişli’deki ofisinde bir hafta boyunca hazırlık yapardı. Makaleler okur, ses kayıtları (kasetleri ) dinler, ABD’den getirttiği betamax video kasetlerini seyreder ve kendi takımının o haftaki durumuna göre kısa konuşmasını hazırlardı. Her maçın mutlaka kısa bir sloganı olurdu. O dönemin tüm soyunma odası konuşmalarının notlarını halen saklarım.
- Spor Sergi yıllarında hiç unutamayacağım bir gün var; her maç soyunma odasına gelen “Ağabeyler Grubu” o gün Fenerbahçe maçı öncesi odaya gelmemişti. Hepimiz meraklandık. Fehmi Ağabeyin ( Sadıkoğlu) maç konuşmasını, Yalçın Ağabeyin motivasyon konuşması takip etti. Sahaya çıkmak için soyunma odasının kapısını açmamla beraber, çıkış koridoruna sıralanmış adeta yeni bir çıkış tüneli yapmış olan “Ağabeyler Grubu” takımı alkışlıyor ve tezahürat yapıyordu. O sezonun Kaptanlarından Mehmet Altıoklar, “ Ağabeylerin oluşturduğu bu tünele ” Cesaret Tüneli” demişti. Bu tünelden yardımcı antrenörlerden biri olarak ben bile koşarak çıktım o gün sahaya. Bu sahneyi yazarken halen tüylerimin diken diken oluyor. Anlayacağınız, Yalçın Abinin her maç için farklı bir motivasyon sürprizi vardı.
-2016 yılında “Periscope” uygulamasından yaptığım basketbol yayınlarını bile seyreder, sonra da bana telefon ile sorular sorardı. Sevgili oğlu Ali Granit’in hazırladığı kitabı “Adanmak”ı Yeniköy’de imzalatmaya gittiğimde şu notu yazmıştı:
Bay Periskop, Sevgi ve saygılarımla. Murat Kardeşim hayatta çok sevdiğim kişilerden biridir. Yalçın Granit”
*Ben evlendikten sonra eşimle beraber kendisiyle her karşılaştığımızda, her telefon konuşmamızın sonunda; “çok şanslısın basketbolu eşinden, en iyi bilenden öğreniyorsun” derdi.
* Türk Basketbolun yayılmasına ve gelişmesine büyük katkıları olan, değerli basketbol insanından çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Arkasında bıraktığı yazı ve videolarından öğrenmeye devam edeceğim. 88 yaşına kadar bitmeyen basketbol enerjisini, örnek almaya çalışacağım.
Hayatıma kattığın değerler ve öğrettiklerin için çok teşekkür ederim Yalçın Abi.
Comments